Seyahat Aksilikleri : Ben Yandım, Siz Yanmayın!

Sürekli seyahat edenlerin kendi aralarında yaptığı gizli bir anlaşma mevcut: Mutlu görünmek! Bakmayın her seferinde gittikleri şehrin ikonik yapısı önünde güle oynaya poz verdiklerine, aslında hepsinin ayrı bir derdi vardır. Bu noktada meziyet sadece sorunların üstesinden ustalıkla gelmek değil; aynı zamanda "Ya başıma bir şey gelirse" korkusuna kapılıp eve kapanmamaktır , "Bu yeni seyahat bana ne kattı?" diye düşünürken, aksilikleri de gülerek hatırlamaktır. Dönüp baktığımda, benim de türlü sorunlarla karşılaşmış olduğumu görüyorum; kimisi korkuttu, kimisi ağlattı, kimisi bir süre hayattan bezdirtti ama hepsi yanında promosyonuyla geldi. Peki başıma neler geldi, sizin de başınıza gelirse çözümleri ne olabilir? Önem sırasına göre değil, oluş sırasına göre Seyahat Aksilikleri başlığı altında toparlamaya çalıştım. Uzun uzun anılarımı anlattığım bir yazı oldu 🙂

Seyahat Aksilikleri 

• Interrail biletinin son gününde treni kaçırdım. / Seyahat Aksilikleri

Seyahat Aksilikleri

Paramın olmadığı bir zamanda isteyeceğim en son şey, kullanacağım ulaşım aracını kaçırmak sanırım. Öğrenciyken başıma gelen, beni oldukça zor durumda bırakan bir olaydı bu. Aktarma treninin rötar yapması sebebiyle son treni kaçırdım. Mağduriyetim giderilmediği gibi, param yetmediği için yeni bilet de alamadım. Merak edenler için detayları uzun uzun Bir Interrail Macerası  başlıklı yazımda anlattım.

Çözüm: Trenle seyahat eden herkes böyle bir durumla karşı karşıya kalabilir, çünkü trenler de uçaklar gibi rötar yapabiliyor. Veya başka herhangi bir aksilikten ötürü treni kaçırma ihtimaliniz var. Ülkeler arası trenlerde, en az 2 saat önceden tren istasyonunda olacak şekilde plan yapın. Yüklü miktarda parayla gezmeyi ben de sevmiyorum fakat böyle durumlara hazırlıklı olmak adına, her zaman yanınızda ihtiyacınız olandan daha fazla para bulundurun.

• Torino'da kapkaça uğradım. / Seyahat Aksilikleri 

Seyahat Aksilikleri

Seyahat Aksilikleri içinde başıma gelmesinden en çok korktuğum şey, hırsızlık. Bu sorun tam seyahat esnasında başıma geldi diyemem, Torino'da Erasmus için bulunuyordum. Fakat olay şehrin en turistik meydanında, Carabinieri'nin (İtalyan Polisi) tam karşısında gerçekleştiği için "Herkesin başına gelebilir" diyerek anlatıyorum. Bir akşam, arkadaşlarımızla eve dönerken 2 adam arkamızdan koşarak geldi ve yanımızdan geçti. O sırada tereyağından kıl çeker gibi, benim bileğimden minik çantamı, arkadaşımın çapraz askılı çantasını alıp gitmişler. Olabilecek en hafif şekilde atlatmamıza rağmen günlerce olayın şokuyla ağladım. Ertesi gün polise gittim ama pek üzerinde durmadılar. Zaten kayda değer tek kaybım cep telefonuydu.

Çözüm: İtalya'da turistler için en büyük kabus, hırsızlıktır. Bunu bildiğim için çantamda hep minimum parayla dolaşırım. Büyük miktarda parayla çıkmam gerektiğinde nine gibi göğsüme saklarım. Pasaportumun aslını gün içinde yanımda taşımam, hep fotokopisiyle gezerim. O nedenle çantam çalındığında içinde sadece 6€, pasaport fotokopisi, öğrenci kartı ve cep telefonu vardı. Cep telefonum kontörlü olduğu için, o da başımı ağrıtmadı. Dediğim gibi, bu şekilde yaparak bu konuyu en hafif şekilde atlatmayı başardım.

• Floransa'da sokakta kaldık. / Seyahat Aksilikleri 

Seyahat Aksilikleri

Bir diğer Interrail sıkıntısı. Bu sefer mekan Floransa, ama tek değilim; yanımda kız arkadaşım var. İtalya'daki Interrail yolculuğumuzun son durağı olan Floransa'da, geleneğimizi bozmayıp geceyi tren istasyonunda geçirmeye karar verdik. Gezi sonunda gece yarısı istasyona dönüp, uyku tulumlarımızı sermeye hazırlandığımız dakikalarda yavaş yavaş istasyonun boşaldığını fark ettik. Bir anda etrafta kimsecikler kalmadı. Bir görevlinin yanımıza yaklaşıp "Siz neden gitmiyorsunuz? İstasyon kapanıyor. Sabah 05.00'te açılacak." demesiyle, bizim "Neeyyy!" diye çığlığı basmamız bir oldu. O saatte hostel hostel dolaşıp yer bulmamız mümkün değil. Dışarıda parkta kalmamız zaten imkansız, etraf it kopuk dolu. Resmen sokakta kalmıştık.

Kendi aramızda "Ne yapacağız şimdi!" diye ağlaşırken görevli; "Nerelisiniz?" diyerek konuya girdi. Adam Arnavut'muş. "Vay siz benim kardeşimsiniz, sizi sokakta bırakmam, gelin içeride saklanın." diyerek bizi -10 derecede klima çalışan bir odaya aldı. Dışarısı 30 dereceyken biz sabaha kadar titreye titreye, gözümüzden uyku aka aka karanlık bir odada istasyonun açılmasını bekledik.

Çözüm: Sonradan öğrendim ki, bazı tren istasyonları, hatta hava alanları temizlik nedeniyle geceleri kapalı oluyormuş. O nedenle gecelemeyi düşündüğünüz yer hakkında, gitmeden önce mutlaka detaylı bilgi edinin. Gerekiyorsa daha önce giden birilerine mesaj atın, sorun.

• Barselona'da kusma atağı geçirdim. / Seyahat Aksilikleri 

Seyahat Aksilikleri

Safra kesesi ameliyatı olana kadar, hastalığımın teşhis edilmesi 6-7 seneyi buldu. Bu süre zarfında, periyodik olarak sebebi bilinmeyen bir şekilde kusma atakları geçiriyordum. Şöyle ki; bir sabah kusarak uyanıyorum ve ACİL'e gidip serum yemeden de kusmalarım hiçbir şekilde bitmiyor. Bu ataklardan birisi maalesef Barselona seyahatimizin 2. gününde ortaya çıktı. Yılmadım, "Hiçbir güç beni gezmekten alıkoyamaz!" dedim, bütün gün elimde poşet ve çubuk krakerle Barselona sokaklarını arşınladım.

Çözüm:  Seyahat çantasında her türlü hastalık için ilaç bulundurmak gerekiyor. Sadece ağrı kesici değil; soğuk algınlığı, mide ilaçları, kas gevşetici... ihtiyacınız olabilecek her şey. Böyle bir durumla, Barselona'da karşılaştığım için şanslıydım. İlaç tedarik edemeyeceğim bir şehirde de olabilirdim. En yakındakine eczaneye derdimi anlatıp kusma önleyici bir ilaç bulmayı başardım.

• Maldivler'de güneş yanığı oldum. / Seyahat Aksilikleri 

Esmerlerin en büyük şansı, yazın güneşle hiç dertlerinin olmaması sanırım. Ben de onlardan birisiyim. Güneş kremini sadece zararlı ışınlardan korunmak için sürerim. Yoksa "Yandım, kızardım, su topladım, soyuldum." gibi bir sorunlarla hiç karşılaşmadım. Taaa ki Maldivler'e gidene kadar. Ekvator'da bulunmasından dolayı, güneş ışınlarını daha dik alıyor. Sanırım bu yüzden; gittiğim ilk gün, sanki hayatımda hiç deniz-güneş görmemişim gibi, denize girdiğim ilk 2 saat içinde sırtım ıstakoz gibi kızardı. Hayatımda böyle bir acı yaşamadım desem yeridir. Üç gün boyunca üzerime dar bir kıyafet giyemedim, sırt üstü yatamadım. Yanık kremimiz olmadığı için sabah akşam sırtıma yoğurt sürdük! Maldivler'de, balayında, turkuaz suların üzerinde, kendimize özel bungalovun balkonunda, romantizmin arşa çıkması gereken dakikalarda, ben sırtımda yoğurtla oturuyordum!

Çözüm: "Ne oldum?" dememeli, "Ne olacağım?" demeli. Fazla öz güven can acıtır. Gördük ki ben de yanabiliyormuşum, Ekvator bölgesinde herkes yanabiliyormuş. Farklı coğrafyalarda farklı durumlarla karşılaşabilme ihtimalini her zaman göz önünde bulundurup, o bölgeye uygun davranmak lazım.

• Sri Lanka'da bavulumuz kilitli kaldı. / Seyahat Aksilikleri

Bavulun kaybolması kadar beter bir durum değil belki ama önünde duran bavulu açamamanın da hakkını yemeyelim. Sri Lanka'ya Uğur'la tek bavul gittik ve otele geldiğimizde kilidinin bozulduğunu gördük. Koca bavul, içinde eşyalarımızla önümüzde bir abide gibi yatıyordu. Avrupa'da olsak dakika düşünmeden "Bavulu fermuarından yırtalım, dışarıdan yeni bavul alırız." derdim ama Sri Lanka'da dağın başında nereden bulalım yeni bavulu? Yanılmıyorsam 2 saat kilidi açmak için uğraştık. "Acaba şifreyi mi yanlış hatırlıyoruz?" dedik, dörtlü kombinasyonları deneme çılgınlığına başvurduk ama sonuç alamadık. En sonunda fermuarın başlığını sökerek bavulu açmayı başardık.

Çözüm: Fermuar başlığını patlattığımız için dönüşte çareyi, hava alanında bavulu 2 kat streç filmle sardırmakta bulduk. O günden sonra bir daha tek bavulla seyahat etmedik ve bavul şifrelerini "1234" gibi basit kombinasyonlardan seçmeye çalıştık.

• Kenya'da bagajım gümrükten ağzı açık çıktı. / Seyahat Aksilikleri

Çadırlı safariye gittiğimiz için, Kenya'ya giderken bavul yerine büyük sırt çantası almıştım. Nairobi Havaalanı'nda çantam, bagaj alım bölümünden ağzı açık bir şekilde çıktı. Belli ki içi kurcalanmıştı. Gümrükte bazı çantaların elden geçtiğini biliyordum, fakat yan ceplere koyduğum ilaçların hepsinin alınmış olmasını beklemiyordum. Şikayet edebileceğimiz bir yer vardı belki ama uzun uçuş sonrası sersem gibi indiğimiz için araştırmayı akıl edemedik.

Çözüm: Şansıma, mutlaka ihtiyaç duyduğum ilaçların bir kısmını yanıma da almış olduğum için çok sıkıntı yaşamadım. Ama hepsi gitmiş olsaydı benim için çok acılı bir seyahat olacaktı. Mümkünse sırt çantalarının fermuarlarına kilit takmak lazım. Bakmak isteyen yine bakar ama en azından işleri biraz daha zorlaştırmış oluruz. Ayrıca bir sonraki sefer sırt çantalarını da streç kaplatmayı düşünüyoruz.

• Tanzanya'da yemek borum tahriş oldu.

Safarinin ikinci haftasında, bir gece göğsümde şiddetli bir acıyla uyandım. Sanki kocaman bir lokmayı çiğnemeden yutmuşum da lokma diyaframın oralarda takılıp kalmış gibiydi. İlerleyen günlerde bu acı, yanmaya dönüştü. Boğazımdan geçen her şey, yemek borumu yakıyordu. Su bile içemeyecek hale geldim. Sorunun kullandığım sıtma hapıyla alakalı olduğundan emindim, çünkü onu içtikten hemen sonra ortaya çıkmıştı. Fakat neden böyle bir problem yaşadığımı anlayamadım.

Türkiye'ye döndüğüm gibi ACİL'e koştum. Yapılan testler sonucunda Tetradox isimli, sıtma için kullanılan antibiyotikten dolayı yemek borumun tahriş olduğunu öğrendim. Bir sonraki adım ülser yani.

Çözüm: Tek görevi, seyahate gidenlere ilaç yazıp aşı yapmak olan Seyahat Sağlığı Merkezi'nde bilgilendirme sıfır. İlaçlar ne zaman ve nasıl kullanılır, nelere dikkat edilmelidir? Hiçbir açıklama yapılmıyor. Ne yapmanız gerektiğini, hastalandığınız zaman başka doktorlardan öğreniyorsunuz. Ben de öğrendiğim kadarını söyleyeyim. Bu hapı içtikten sonra en az yarım saat yatmamak gerekiyormuş ve mutlaka en az 2 bardak suyla içmek gerekliymiş. Ben tabii ki, bilmediğim için, gece yatmadan önce iki yudum suyla içip yattım. Ayrıca, böyle bir durumda ilk aklıma gelen hapı kullanmayı bırakmak oldu. Fakat doktorumdan şöyle bir uyarı yedim: "Hapa devam edersen en fazla ülser olursun, ama bırakırsan sıtmadan dönüşün yok."

Sıtmadan korunma ve diğer seyahat aşıları konusunda detaylı bilgi Seyahat aşıları nerede yapılır? başlıklı yazıda.

• Vatikan'da izci izdihamına uğradık.

Seyahat Aksilikleri

Seyahat Aksilikleri içinde ne kadar musibet varsa anlattım. Biraz da eğlenceli bir şeylerden bahsedeyim. Benim gözümde, Avrupa'da mutlaka içini görmeniz gereken iki kilise vardır: Sagrada Familia ve  Vatikan. Roma seyahatimizde, Vatikan'ın müze kısmını gezdik fakat kilise kısmı için daha sakin bir zamanda gelmeye karar verip, tatilin son gününe erteledik. Ertelemez olaydık. Sabah 6'da çıkıp gittiğimiz Vatikan'da kendimizi yüz binlerce izcinin arasında bulduk. Meğer o gün Papa, izcilere seslenecekmiş. Şansımızı zorlayıp aralarına karışmayı denedik ama kalabalık arttıkça ezilme tehlikesi geçirdiğimiz için can havliyle ortamı terk ettik.

Çözüm: Dedim ya, ertelemez olaydık 🙂

"Seyahat Aksilikleri : Ben Yandım, Siz Yanmayın!" yazısı hoşunuza gittiyse diğer yazılardan güncel olarak haberdar olmak için sayfanın altında bulunan formu doldurarak e-posta grubuna abone olabilir veya sosyal medya hesaplarımı takip edebilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir